Kapıcıların İş Kanunu kapsamında kıdem tazminatı talep etmeleri mümkündür. 4857 sayılı İş Kanunu 4. Maddesinde İş Kanunu kapsamına girmeyen çalışanlar sayılmış olup, bunlar arasında kapıcılardan söz edilmemiş olduğundan kapıcılar İş Kanunu kapsamındadır. Nitekim İş Kanunu 110. Maddesinde, “Konut kapıcılarının hizmetlerinin kapsam ve niteliği ile çalışma süreleri, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günleri, yıllık ücretli izin hakları ve kapıcı konutları ile ilgili hususların düzenlenmesinde uygulanacak değişik şekil ve esaslar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.” Hükmüne yer verilmiştir.
Bu maddeye dayanılarak hazırlanan Konut Kapıcıları Yönetmeliği 3. Maddesine göre,
Konut Kapıcısı : Ana taşınmazın bakımı, korunması, küçük çaptaki onarımı, ortak yerlerin ve döşemelerin bakımı, temizliği, bağımsız bölümlerde oturanların çarşı işlerinin görülmesi, güvenliklerinin sağlanması, kaloriferin yakılması ve bahçenin düzenlenmesi ve bakımı ve benzeri hizmetleri gören kişiyi,
İşveren: Konutun maliki veya ortaklarını,
Yönetici: İşveren vekili olarak hareket eden kişiyi,
İşyeri: Kapıcının çalıştığı konut ile bağımsız bölüm, ortak yerler, eklenti ve tesislerin tümünü, ifade eder.
Yönetici, kendisine yazılı yetki verilmesi koşulu ile iş sözleşmesi yapabilir, değiştirebilir ve feshedebilir.( Kat malikleri kurulu kararı ile yetki verilir)
Yönetmelikte ifade edildiği üzere kapıcının işvereni kat malikleridir.
Dairenin Satılmasında Eski Ve Yeni Kat Malikinin Kıdem Tazminatından Sorumluluğu:
Apartmanda daire satışı halinde eski ve yeni kat malikinin sorumluluğunun tespitinde İş Kanunu 6. Maddesinde düzenlenen işyeri devrine ilişkin hükümler uygulanmalıdır.
İş Kanunu 6. Md. “İşyeri veya işyerinin bir bölümü hukukî bir işleme dayalı olarak başka birine devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmeleri bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçer.
Devralan işveren, işçinin hizmet süresinin esas alındığı haklarda, işçinin devreden işveren yanında işe başladığı tarihe göre işlem yapmakla yükümlüdür.
Yukarıdaki hükümlere göre devir halinde, devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devreden ve devralan işveren birlikte sorumludurlar. Ancak bu yükümlülüklerden devreden işverenin sorumluluğu devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlıdır.’’
Hükmünü taşımaktadır. Bu hükümden hareketle kıdem tazminatından yeni malik ve eski malik birlikte sorumludur. Ancak satışı yapan kat malikinin sorumluluğu satış tarihindeki ücret ve çalışma süresi ile sınırlıdır. Buna karşılık satın alan kat maliki, fesih tarihindeki ücret üzerinden ve tüm çalışma süresinden sorumludur.
Kapıcı Kıdem Tazminatına Esas Ücret:
Kıdem tazminatını düzenleyen 1475 sayılı İş Kanunu 14. Maddesinde yer alan “13 üncü maddesinde sözü geçen tazminat ile bu maddede yer alan kıdem tazminatına esas olacak ücretin hesabında 26 ncı maddenin birinci fıkrasında yazılı ücrete ilaveten işçiye sağlanmış olan para ve para ile ölçülmesi mümkün akdi ve kanundan doğan menfaatler de göz önünde tutulur” hükmü gereğince kapıcının ücreti dışında diğer menfaatlerin de hesaplamada dikkate alınması gerekir.
Örnek Kararlar:
…Somut olayda, mahkemece hükme esas alman bilirkişi raporunda davacının aldığı asgari ücrete kira bedeli eklenerek giydirilmiş ücret hesaplanmıştır. Davacı taraf kıdem tazminatı hesaplamasındaki esas alınacak giydirilmiş ücrete elektrik, su ve ısınma giderinin de eklenmesi gerektiğini belirtmiştir. Davacının kapıcı dairesinde oturduğu, elektrik, su ve ısınma giderlerinin apartman yönetimi tarafından karşılandığı dikkate alınarak kıdem tazminatına esas giydirilmiş ücretin hesaplanmasına elektrik, su ve ısınma giderinin de eklenmesi gerekmektedir.”(22.HD. 2013/26125 E. 2013/22405 K. 25.10.2013)
“…1475 Sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesinde,”… 13.üncü maddesinde sözü geçen tazminat ile bu maddede yer alan kıdem tazminatına esas olacak ücretin hesabında 26 ncı maddenin birinci fıkrasında yazılı ücrete ilaveten işçiye sağlanmış para ve para ile ölçülmesi mümkün akdi ve kanundan doğan menfaatler de göz önünde tutulur….” denilmektedir. Buna göre, davacının kıdem ve ihbar tazminatına esas giydirilmiş ücretinin hesabında hizmet akdi süresince oturduğu kaloriferli kapıcı dairesinden sağladığı konut, su, elektrik gibi menfaatler de nazara alınmalıdır. Bu husus göz önüne alınmadan hüküm kurulması hatalıdır. Bilirkişi raporu bu yönden bir değerlendirmeye tabi tutularak karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.”(9.HD. 2007/13667 E. 2008/4777 K. 13.03.2008)
“…Hükme esas alman bilirkişi raporunda, kira, su, elektrik ve doğalgaz yardımı için aylık 430,00 TL’nin eklenmesi suretiyle giydirilmiş ücretin belirlendiği anlaşılmaktadır. Kira, su, elektrik ve doğalgaz yardımının eklenerek giydirilmiş ücretin belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Başka bir anlatımla söz konusu yardımların ücrete ilave edilmesi doğrudur. Ancak eklenen miktarın neye göre belirlendiği denetlenememektedir. 430,00 TL’nin hangi rayice ya da hangi faturaya göre tespit edildiği açıklığa kavuşturulmalıdır. Bunun için fesih tarihinde cari asgari ücretin % 25’inin konut ihtiyacını karşılayan tutar olduğu (kira bedeli olduğu) kabul edilerek bu tutarın bir güne isabet eden miktarı bulunmalı, fesih tarihinden geriye doğru bir yıla ait elektrik, su ve doğalgaz faturaları getirilip bu faturaların bir yıllık tutarlarının 365’e bölünmesi suretiyle bir güne isabet eden miktarlar tespit edilmeli, bu suretle bulunacak miktarlar davacının günlük çıplak ücretine eklenerek giydirilmiş ücreti tespit edilmeli, belirtilen bu usule göre hesaplama yapılması için bilirkişiden ek rapor alınmalı ve bundan sonra tüm deliller değerlendirilerek karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(22.HD. 2012/16302 E. 2013/7435 K. 05.04.2013)
“…Somut olayda karara esas alınan hesap raporunda davacının aylık 400,00 TL rayiç kirası olan kapıcı konutunda oturduğu kabul edildiği halde giydirilmiş ücrete konut yardımı katılmadan tazminata esas giydirilmiş ücret belirlenmiştir. Buna göre, davacının kıdem ve ihbar tazminatına esas giydirilmiş ücretinin hesabında iş sözleşmesi süresince oturduğu kapıcı dairesinden sağladığı konut, su, elektrik gibi menfaatlerde nazara alınmalıdır. Bu husus göz önüne alınmadan yapılan hesaplamaya itibarla hüküm kurulması hatalıdır.”(22.HD. 2012/14373 E. 2013/3770 K. 26.02.2013)
Kiracının Kıdem Tazminatının Ödenmesinde Sorumluluğu:
Yukarıda yer verdiğimiz Konut Kapıcıları Yönetmeliği 3. Maddesi gereğince kapıcının işvereni kat malikleridir.
Kat Mülkiyeti Kanunu 20. Maddesi gereğince kapıcı giderlerinden kat maliki sorumludur. Diğer taraftan aynı kanunun 22. Maddesi “Kat malikinin, 20 nci madde uyarınca payına düşecek gider ve avans borcundan ve gecikme tazminatından, bağımsız bölümlerin birinde kira akdine, oturma (sükna) hakkına veya başka bir sebebe dayanarak devamlı bir şekilde faydalananlar da müştereken ve müteselsilen sorumludur. Ancak, kiracının sorumluluğu ödemekle yükümlü olduğu kira miktarı ile sınırlı olup, yaptığı ödeme kira borcundan düşülür.” Hükmünü içermektedir.
Anılan hüküm gereği kat malikinin ödemesi gereken kıdem tazminatından kiracı, ödemekle yükümlü olduğu kira bedeli ile sınırlı olarak sorumludur. Kiracının ödediği tutarı mal sahibinden talep etmesi mümkündür. Diğer taraftan ödenen kıdem tazminatı tutarının sözleşmede hüküm yoksa veya mal sahibinin onayı alınmamışsa doğrudan kira parasından kesilmesi kiracı için sorun yaratacaktır. Kiracının kira tutarından doğrudan kesinti yapması, kiranın eksik ödendiği iddiası ile karşılaşmasına neden olabilir. Nitekim Yargıtay aşağıda yer alan kararında, sözleşmede hüküm olmadan ve onay alınmadan doğrudan kesinti yapılması halinde kiranın eksik ödenmiş sayılacağına karar vermiştir.
Örnek Karar:
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi
E. 2017/1596 K. 2017/4484 T. 28.3.2017
DAVA : Taraflar arasında görülen ve yukarda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR : Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine kira alacağı ve tahliye istemli olarak başlatılan icra takibine davalı borçlunun itiraz etmemesi üzerine davacı icra mahkemesinden temerrüt sebebiyle tahliye isteminde bulunmuş mahkemece davanın reddine karar verilmiş karar davacı alacaklı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı alacaklı, 20/04/2009 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli yazılı kira sözleşmesine dayanarak 29/05/2014 tarihinde başlattığı icra takibi ile 2014 yılı Mayıs ayına ait 208,00 TL kira ve 1,44 TL işlemiş faiz alacağının tahsilini talep etmiş, davalı borçluya ödeme emri tebliğine rağmen davalı borçlu borca ya da imzaya itiraz etmemiştir. Davalı yargılama aşamasında mahkemeye 20/5/2014 tarihli 1.192,00 TL bedelli “20.İcra 2014/5201 ödeme 148,00 TL, + Nisan ve Mayıs Kıdem Taz. 60 TL MAHSUP” ibareli ve dekontu ibraz ederek Mayıs ayına ait kira bedelini ödediğini ancak kiralanan taşınmazda görev yapan kapıcıya ödenen kıdem tazminatını kiraya veren adına yönetime ödediğini belirtmiş bu savunmasında da 23/05/2014 tarihli banka dekontuna dayanmıştır. Kat Mülkiyeti Kanunu 20. maddesi uyarınca kat maliki kapıcı giderlerini ödemekle yükümlüdür. Anılan Kanunun 22. maddesinde “Kat malikinin, 20. madde uyarınca payına düşecek gider ve avans borcundan ve gecikme tazminatından, bağımsız bölümlerin birinde kira akdine, oturma (sükna) hakkına veya başka bir sebebe dayanarak devamlı bir şekilde faydalananlar da müştereken ve müteselsilen sorumludur. Ancak, kiracının sorumluluğu ödemekle yükümlü olduğu kira miktarı ile sınırlı olup, yaptığı ödeme kira borcundan düşülür.” düzenlemesi yer almaktadır. Bu sebeple kiracı, kiraya veren adına yaptığı ödemeyi kiraya verenden talep edebilecek ise de kira sözleşmesinde açıkça yazılmayan hallerde kiracı herhangi bir sebeple kira bedelinden kesinti yapamaz. Somut olayda; kiracı tarafından takip konusu kira bedelinin eksik ödendiği sabit olduğuna göre temerrütün gerçekleştiği gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK'nun 366. ve 6100 Sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan harcın istenmesi halinde temyiz edene iadesine, 28.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Av.Esma GÜLBENK