İcra İflas Kanununun 83. maddesinde, maaşlar, tahsisat ve her türlü ücretlerin, borçlu ve ailesinin geçimleri için icra memurunca lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczedilebileceği, ancak haczedilecek miktarın bunların dörtte birinden az olamayacağı; İş Kanununun 35. maddesinde de işçinin aylık ücretlerinin dörtte birinden fazlasının haczedilemeyeceği belirtilmiştir.
Yine İş Kanunu 32. maddesinde “Genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen bir tutardır.” şeklinde tanımlanmıştır. Ücret kavramı içine, çalışma sonucu elde edilen tüm gelirler dahil olmaktadır. Alınan meblağa verilen isim de önemli değildir. Önemli olan ücretin niteliği, yani yapılan bir işin karşılığı olmasıdır.
Maaş ve ücret haczinde, hacze konu olan miktara borçlunun eline geçen yan ödemeler de dahil sayılmaktadır. Nitekim Yargıtay da bir kararında şu görüşlere yer vermiştir "...Bankanın cevabî yazısında, sırf maaş yönünden bilgi verilmiş bulunmaktadır. Adı geçen bankadan maaş bordro örneği celbedilerek, borçlunun eline geçen (yan tediyelerle beraber) miktara göre, şikâyet konusu ek alınıp, sonuçlandırılması gerekirken, eksik inceleme ile yazdı şekilde karar verilmesi isabetsizdir." ( Y12HD.13.2.1989, 5754/1798)
Her ne kadar, 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması Hakkında Kanun'un 4. maddesinde fazla mesai, evlilik, çocuk zamları veya primleri, ayni yardımlar, hafta ve genel tatil ücretleri gibi esas ücrete munzam tediyelerin haczedilemeyeceği belirtilmiş ise de bu Kanun kapsamında olmayan işyerlerinde çalışan işçilere bu kanun hükümlerinin uygulanması mümkün olamayacağından, fazla çalışma ücreti ile prim ve ikramiyenin de ücret olarak değerlendirilmesi gerekmekte olup, dörtte birinin haczi mümkündür.
İkramiye de ücretten sayılacağından bu paranın da 1/4`ü haciz edilebilir. İhbar tazminatı, kıdem tazminatı, izin ücretleri gibi ödentilerin ücretten sayılacağına ilişkin yasada bir hüküm bulunmadığından, bu ödentilerin tamamı haciz edilebilir.
Ancak asgari geçim indirimi, devlet tarafından vazgeçilen vergi tutarı olduğundan, ücret olarak kabul edilemez. Dolayısıyla asgari geçim indirimi tutarının ücret ve tüm ek gelirler kapsamında haczinin mümkün olmadığı kanaatindeyiz.
İcra İflas Kanunu 355. Maddesine göre “Devlet işlerinde veya hususi müesseselerde bulunan borçlu memur veya müstahdemlerin maaş ve ücretlerinden kesilmesi için icra dairelerinden yapılacak tebligatın kanuni muhatapları haczin icra edildiğini ve borçlunun maaş ve ücreti miktarını nihayet bir hafta içinde bildirmeğe ve borç bitinceye kadar icra dairesinin tebligatı mucibince haczolunan miktarı tevkif edip hemen daireye göndermeğe mecburdurlar…….”
- maddede “Yukardaki madde hükümlerine riayet etmemiş olanların kesmedikleri veya ilk vasıta ile göndermedikleri para ayrıca mahkemeden hüküm alınmasına hacet kalmaksızın icra dairesince maaşlarından veya sair mallarından alınır.” Hükmü yer almaktadır.
- madde de ise “İcra dairesince kanuna göre yapılan tebliğ ve emirleri derhal yapmağa ve neticesini geciktirmeksizin icra dairesine bildirmeğe alakadarlar mecburdur…….”Hükmü uyarınca İşveren kendisine gelen haciz müzekkeresinde yazılanları uygulamak zorundadır.
İşçi kısmen veya tamamen haczedilmemesi gereken bir tutarın haczedildiği iddiasında ise; haczin kaldırılması için İcra Hukuk Mahkemesi’nde haczedilmezlik şikayetinde bulunmalı ve haczin kaldırılmasını istemelidir.
Av.Esma GÜLBENK