Sosyal medyada yayımlanan bazı yazılarda Sosyal Güvenlik Kurumu’nun 2018 yılına ceza yağmuruyla başladığı, 31 gün olan aylarda sigortalılara 30 günlük ücret üzerinden bildirim yapılması halinde eksik bildirim yapılmış olacağı bu durumda 5510 sayılı Kanun 102/c-4. Maddesi gereği idari para cezası tahakkuk ettirileceği belirtilmektedir.
Öncelikle bu konudaki yasal düzenlemelere bakarak durumun değerlendirilmesinde fayda vardır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun;
Tanımlar başlıklı 3. Maddesinde
‘’Bu Kanunun uygulanmasında;
14) (Değişik: 17/4/2008-5754/1 md.) Ay: Ücretleri; her ayın 15'inde ödenen 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri kapsamındaki sigortalılar için, ayın 15'inden ertesi ayın 15'ine kadar geçen, diğer sigortalılar için ise ayın 1'i ilâ sonu arasında geçen ve otuz gün olarak değerlendirilen süreyi, ifade eder’’
Prime esas kazançlar başlıklı 80.maddesinde
‘’g. Primlerin hesabına esas tutulacak günlük kazanç, sigortalının, bir ay için prime esas tutulan kazancının otuzda biridir’’
Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin;
Prim ödeme gün sayısı ve günlük kazanç başlıklı 100.maddesinde
‘’(1) Sigortalının aynı ay içinde birden fazla işyerinde çalışması hâlinde, o aydaki toplam prim ödeme gün sayısı 30 günü geçemez.
(2) Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında olup bir ay içinde tam çalışan ve buna göre ücret alan sigortalının prim ödeme gün sayısı, ayın kaç gün olduğuna bakılmaksızın 30 gün üzerinden bildirilir. Ay içinde işe alınan sigortalının prim ödeme gün sayısı, işe başladığı tarih ile ayın kalan günleri kadar, işten ayrılan sigortalının prim ödeme gün sayısı ise o ayda çalıştığı gün sayısı kadar Kuruma bildirilir’’
Denilmektedir.
Asgari ücretin günlük olarak belirlenmesi çalışanlarla işverenler arasında sadece günlük ücret üzerinden hizmet sözleşmesi yapıldığı anlamına elbette gelmemektedir.
Aksine uygulamada daha sık karşılaşılan durum, çalışanlarla işverenlerin aylık maktu ücret üzerinden anlaşması şeklindedir. Aylık maktu ücret sözleşmesi imzalayan çalışanlara, 30 gün çalışma karşılığı olan aylık brüt asgari ücret (2018 yılı için Brüt 2.029,50 TL) ödenmekte ve bu tutar üzerinden ilgili ayın 28-30-31 çektiği ile ilgilenmeksizin SPEK matrahı da 2.029,50 TL olarak beyan edilmektedir.
İşverenin çalışanlarla günlük asgari ücret üzerinden anlaşması halinde ise, elbette çalışanlar 31 gün çeken aylar için (67,65*31) 2.097,15 TL gelir elde edeceğinden 2.097,15 TL SPEK matrahı beyan edilecektir.
Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü tarafından her yıl açıklanan prime esas kazançların alt ve üst sınırlarına ait tutarlarda, sigorta primine esas aylık kazanç alt sınırı hesabında, günlük kazanç alt sınırı (günlük asgari ücret tutarı) ile 30 gün çalışılması halinde elde edilen tutar çarpılarak bulunan tutar üzerinden prim alınacağı da açıkça belirtilmektedir. (Örneğin2017/5 sayılı genelge)
Yazımızın devamında sunulan Yargıtay kararlarında da görüleceği üzere çalışanların 31 gün çeken aylarda kendilerine 30 gün üzerinden ücret ödendiğine ve buna göre bir günün eksik hesaplandığını yani ödenmediğini ileri sürerek açtıkları alacak davalarında Yargıtay’ın yorumu ‘’Dosyaya ibraz olunan bordrolardan davalı işyerinde ücretlerin aylık ödendiği ve aylık miktarların maktu olduğu açıktır. Bazı aylar 30, bazı aylar 31 ve bazı aylar da daha az günden oluşabilir. Bu bakımdan 31 gün çeken aylar için bir gün eksik ücret ödendiği sonucuna varılamaz’’şeklinde olmuştur.
Sonuç olarak işverenlerin çalışanları ile aylık maktu asgari ücret üzerinden anlaşarak ödeme yapmaları durumunda, SPEK matrahlarını 28-30-31 çeken aylarda farklı hesaplamalarını gerektirecek bir yasal düzenleme olmadığı, SGK’nun da işverenlerin çalışanları ile yaptıkları sözleşmelerin aylık maktu ücret üzerinden mi yoksa günlük ücret üzerinden mi yapıldığını denetim yapmadan bilemeyeceğinden sadece ay 31 gün olan dönemlerde bildirgeler için düzeltme talebinde bulunamayacağı kanaatine varılmıştır.
T.C.
YARGITAY
Dokuzuncu Hukuk Dairesi
Esas No : 2001/14817
Karar No: 2001/16050
Tarih : 15.10.2001
Mahkemesi: İzmir 1. İş Mahkemesi
Tarihi: 05.07.2001
No: 361/473
Davacı: Savaş adına Avukat…
Davalı:… Mensucat Fabrikası A.Ş. adına Avukat …
Dava: Davacı, hafta tatili ve haftalık izin ücreti ile sorumluluk zammı ve ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almışta.
Hüküm süresi içinde, davalı avukatınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı işçi 31 gün çeken aylarda kendisine 30 gün üzerinden ücret ödendiğini buna göre bir günün eksik hesaplandığını yani ödenmediğini ileri sürerek alacak talebinde bulunmuştur. Mahkemece, bilirkişi raporuna itibar edilerek istek gibi sonuca varılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenmiş yazılı bir hizmet akdi mevcut değildir. Dosyada bazı aylara ait ücret bordroları varsa da ücretin günlük ya da haftalık ödendiği sonucu çıkarılamaz, aylık olarak bu bordrolar düzenlenmiştir. Bu durumda ücretlerin aylık ödendiği ve aylık miktarlarının maktu olduğu açıktır. Bazı aylar 30 bazı aylar 31 ve bazı aylar da daha az günden oluşabilir. Bu balamdan 31 gün çeken aylar için bir gün eksik ücret ödendiği sonucuna varılamaz. Bu istek reddedilmelidir.
Sorumluluk zammı da, hüküm altına alınmış ise de, hükme dayanak yapılan bilirkişi raporu da açıklıktan yoksundur. Davacının usta, usta yardımcısı, ya da vardiya amiri olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Bu konu işyerince düzenlenen davacının şahsi dosyasından ve işverenin kayıt ve defterlerinden belirlenebilir. Bu konu yazılı belgelerle açıklığa kavuşturulmalı ve dinlenen tanık anlatımları ile birlikte değerlendirilmeye tabi tutulmalıdır. Ayrıca bilirkişi raporuna karşı davalı tarafça ileri sürülen itirazlar da cevaplandırılmalıdır. Ayrıca belirtmek gerekir ki seri halinde açılmış olan davalar için taraf tanıkları aynı anda ve her dosya için geçerli olacak şekilde dinlenmişlerdir.
Oysa, 15 davanın birbirinden ayrı özellikleri bulunabilir. Bu bakımdan kişileştirme konusu üzerinde durularak sorun çözümlenmelidir.
Hafta tatili alacağına gelince;
Bu konuda da mahkemece yeterli araştırma ve inceleme yapılmamıştır. İşyerinde birbirini takiben yürürlüğe konulmuş olan Toplu İş Sözleşmelerinin 29. maddesinde yapılan düzenleme, 1475 sayılı İş Kanununun 41. maddesi doğrultusunda oluşturulmuştur. Gerek yasanın gerek toplu İş Sözleşmelerinin hükümlerinin amaçladığı düzenlemeye göre, hafta tatili, kural olarak Pazar günüdür. Tatilden önceki 6 iş günü işyerinde çalışılmışsa, işçi hafta tatili yani Pazar günü için, çalışma karşılığı olmayan bir yevmiyeye hak kazanır. Pazar günü de çalışıldığı takdirde, Toplu İş Sözleşmelerine göre yüzde yüz zamlı olarak bir başka anlatımla iki yevmiyeye daha hak kazanır. Böylece çalışılan Pazar günü için üç yevmiye ödenmesi söz konusu olmaktadır. Pazar günü çalışılan işyerinde hafta içinde bir gün izin verilmiş ise, artık çalışılan Pazar günü için iki yevmiye ödenmesi düşünülemez. Görüldüğü üzere konu uygulamalarla çeşitli şekilde uygulanmış olabilir. Bordrolarda bu çalışılmadan hak kazanılan Pazar günü ücreti ihtirazi kayıtsız olarak alınmışsa artık o gün için ayrıca iki yevmiye ödemesi mümkün değildir. Bilirkişiden ek rapor alınarak nasıl bir uygulama yapıldığını öncelikle belirlenmesi sonra da 7 gün çalışıldığı takdirde bir gün için ayrıca iki yevmiye için daha hesaplama yoluna gidilmesi gerekir.
Eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olur.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.10.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
…Davacı işçi, 31 gün çeken aylarda kendisine 30 gün üzerinden ücret ödendiğini, buna göre bir günün eksik hesaplandığını, yani ödenmediğini ileri sürerek alacak talebinde bulunmuştur. Mahkemece, hatalı bilirkişi raporuna itibar edilerek istek gibi sonuca varılmıştır. Dosyaya ibraz olunan bordrolardan davalı işyerinde ücretlerin aylık ödendiği ve aylık miktarların maktu olduğu açıktır. Bazı aylar 30, bazı aylar 31 ve bazı aylar da daha az günden oluşabilir. Bu bakımdan 31 gün çeken aylar için bir gün eksik ücret ödendiği sonucuna varılamaz. Nitekim Dairemizin 15.10.2001 tarih ve 2001/14817 E – 2001/16050 K sayılı içtihadı da aynı mahiyettedir. Sonuç olarak, bu isteğin reddi yerine kabulü hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
9. HD. 2010/28671 E. 2012/40910 K. 05.12.2012
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
…Davacı işçi, 31 gün çeken aylarda kendisine 30 gün üzerinden ücret ödendiğini, buna göre bir günün eksik hesaplandığını, yani ödenmediğini ileri sürerek alacak talebinde bulunmuştur. Mahkemece, hatalı bilirkişi raporuna itibar edilerek istek gibi sonuca varılmıştır. Dosyaya ibraz olunan bordrolardan davalı işyerinde ücretlerin aylık ödendiği ve aylık miktarların maktu olduğu açıktır. Bazı aylar 30, bazı aylar 31 ve bazı aylarda daha az günden oluşabilir. Bu bakımdan 31 gün çeken aylar için bir gün eksik ücret ödendiği sonucuna varılamaz. Nitekim Dairemizin 15.10.2001 tarih ve 2001/14817 E – 2001/16050 K sayılı içtihadı da aynı mahiyettedir. Sonuç olarak, bu isteğin reddi yerine kabulü hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
9. HD. 2012/15872 E. 2013/29020 K. 12.11.2013
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
…Somut olayda davacı işçi, 31 gün çeken aylarda kendisine 30 gün üzerinden ücret ödendiğini, buna göre bir günün eksik hesaplandığını, yani ödenmediğini ileri sürerek alacak talebinde bulunmuştur. Mahkemece, hatalı bilirkişi raporuna itibar edilerek istek gibi sonuca varılmıştır. Dosyaya ibraz olunan bordrolardan davalı işyerinde ücretlerin aylık ödendiği ve aylık miktarların maktu olduğu açıktır. Bazı aylar 30, bazı aylar 31 ve bazı aylar da daha az günden oluşabilir. Bu bakımdan 31 gün çeken aylar için bir gün eksik ücret ödendiği sonucuna varılamaz. Nitekim Dairemizin 15.10.2001 tarih ve 2001/14817 E – 2001/16050 K sayılı içtihadı da aynı mahiyettedir. Sonuç olarak, bu isteğin reddi yerine kabulü hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
9. HD. 2012/15883 E. 2014/18548 K. 09.06.2014