Şirket kuruluş ve tasfiye işlemlerini kolaylaştırmak amacıyla Şirket Kuruluşuna Ve Tasfiyesine İlişkin Türk Ticaret Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hazırlanmış olup, Tasarıda temel olarak;
Gerçek ve tüzel kişi tacirin, ticaret unvanını ve bunun altına atacağı imzayı, noter onayı şartı aranmaksızın ticaret sicili müdürü yahut yardımcısı huzurunda yazılı beyanda bulunmak suretiyle de verebilmesi düzenlenmektedir.
Böylece hem imza beyanı için notere başvurma yükümlülüğü, hem de tacir tarafından verilecek noterlik ücretleri kaldırılmaktadır.
Tür değiştirmede kurucuların şirket sözleşmesini imzalama zorunluluğu kaldırılmakta ve yeni türe ilişkin şirket sözleşmesinin genel kurul onayına sunulması öngörülmektedir.
6102 sayılı Kanunun 189 uncu maddesine göre tür değiştirme kararı anonim şirketlerde üçte iki, limited şirketlerde dörtte üç çoğunlukla alınmaktadır. Kanunun 184 üncü maddesinde ise tür değiştirmede yeni türün kuruluşuna ilişkin hükümler uygulanır denildiğinden, yeni türe ilişkin şirket sözleşmesini bütün ortakların imzalamaları gerekmektedir. Bu durum ise uygulamada kendilerine ulaşılamayan veya tür değiştirme kararına karşı olan ortakların varlığı durumunda, yeni türe ilişkin sözleşmenin imzalanamaması ihtimalini ortaya çıkardığından, tür değiştirmeyi imkansız hale getirmektedir. Yapılan değişiklik ile şirket sözleşmesini imzalama hususu, yeni türün kuruluşuna ilişkin uygulanacak hükümler arasından çıkarılmaktadır. Ayrıca, yeni türün şirket sözleşmesinin de genel kurulun onayına sunulması öngörülmektedir.
Şirket kuruluşunda, kurucuların şirket sözleşmesini ticaret sicili müdürü veya yardımcısı huzurunda imzalamalarına imkân verilmektedir.
Böylece şirket kuruluşunda noter tarafından kurucular için imza tasdiki yapılması zorunluluğu ortadan kaldırılmaktadır. Dolayısıyla şirket kuruluşunda zorunlu noter masrafı kaldırılarak şirket kuruluş maliyetlerinde azalma meydana gelmesi hedeflenmektedir.
Şirket kuruluşunda kurucular beyanı verilmesi uygulaması kaldırılmaktadır.
Şirket kurucuları esas sözleşme ile sermayenin tamamını kayıtsız şartsız ödemeyi taahhüt etmektedir. Mevcut uygulamada kurucular beyanından beklenen fayda kurucular tarafından esas sözleşmenin imzalanması ile de karşılanmaktadır. Bu itibarla, anonim şirket kuruluş işlemlerini yavaşlatan ve şirketler bakımından ilave maliyet doğuran “kurucular beyanı” ibaresi uygulamadan kaldırılmaktadır. Söz konusu beyan 1 sayfa A4 kağıdın imzalanması şeklinde olduğundan anlamlı bir maliyet düşüşü beklenmemektedir.
Şirket tasfiyesinde tasfiye sonucu malvarlığının dağıtılmasında bekleme süresi altı aya indirilmektedir.
Anılan düzenleme ile sermaye şirketlerinde tasfiye süreci kolaylaştırılmaktadır. Tasfiye halindeki şirket, kalan malvarlığını dağıtabilmek için alacaklılara yönelik yapılacak üçüncü ilandan itibaren bir yıl beklemesi gerekirken, yapılan düzenleme ile bu süre 6 aya düşürülmektedir.
İcra İflas Kanunu gereğince ticareti terk beyanı verilmesi zorunluluğunun, şirketleri kapsamamasına yönelik düzenleme yapılmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu 44 üncü maddesinde; ticareti terk eden bir tacirin 15 gün içinde keyfiyeti kayıtlı bulunduğu ticaret siciline bildirmeye ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunmaya mecbur olduğu, bu durumun ticaret sicili memurluğunca ticaret sicili ilânlarının yayınlandığı gazetede ve alacaklıların bulunduğu yerlerde ilân olunacağı kuralına yer verilmiştir. Ancak, ticaret unvanı ticaret sicilinden silinen bir sermaye şirketi, 6102 sayılı TTK uyarınca tasfiye sürecini tamamladığından, artık bundan sonra aktif ve pasifini gösteren bir mal beyanının verilmesi fiilen mümkün değildir. Ayrıca son dönemde mal beyanında bulunma yükümlülüğünün gerçek kişi tacirlere yönelik olduğu yönünde verilen Yargıtay kararları da bulunmaktadır. Açıklanan gerekçeler ile İcra ve İflas Kanununun 44 üncü maddesine tasfiyesine başlanan sermaye şirketleri bakımından bir istisna getirilmekte ve tartışmalı bir husus çözüme kavuşturulmaktadır. Düzenlemenin aynı zamanda kırtasiyeciliği ve bürokratik formaliteleri de sona erdireceği değerlendirilmektedir.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın talebi ve mahkeme kararıyla fesih ve tasfiyesine karar verilen, tasfiyeleri tamamlanan ancak sicilden silinmeyen şirketlerin resen sicilden silinmesi düzenlenmektedir.
6102 sayılı Kanuna geçici bir madde eklenerek maddenin yayımı tarihinden önce Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın talebi üzerine feshine ve tasfiyesine karar verilen, ancak hangi aşamada olursa olsun her hangi bir nedenle tasfiyesi tamamlanarak ticaret sicilden silinmemiş olan şirketlerin tasfiye giderlerinden kamunun kurtulması amacıyla yapılan çağrının ardından bu şirketlerin ticaret sicilinden doğrudan silinmesi sağlanmaktadır. Düzenlemeyle bu şirketler bakımından kolay bir tasfiye usulü getirilerek, şirketin mal varlığı var ise alacaklıların alacaklarını daha çabuk elde imkanı tanımakta, aynı zamanda tasfiye süreci çabuk tamamlandığından Devlete ek mali yük getirilmesinin önüne geçilmektedir.