1. Giriş
Esas sermayenin korunması, anonim şirketler açısından hayati bir öneme sahiptir. Ancak, ticari hayat içerisinde zaman zaman bilançoda ortaya çıkan zararlar neticesinde esas sermayenin aşınması durumu söz konusu olabilmektedir. Keza, son yıllarda enflasyon oranlarının düşük seyretmesi de zararlar nedeniyle oluşan bu sermaye kayıplarını görünür hale getirmiştir. Bu durumda, anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin Türk Ticaret Kanunu’na göre bazı yükümlülükleri söz konusudur. Zira, öngörülen kanuni yükümlülükler yerine getirilmediği takdirde, şirketin infisahı gibi ağır bir sonuçla karşılaşılması muhtemel olacaktır. Sermayenin kaybı halinde öngörülen iyileştirme tedbirlerinden bir tanesi sermayenin azaltılması işlemidir. Bu yazıda, zararlar sonucunda oluşan bilanço açığını kapatmak amacıyla esas sermayenin azaltılması usulü, yani “basit sermaye indirimi” yöntemi üzerinde durulmuştur. Bu amaçla, 6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun konu ile ilgili hükümleri, örnek uygulamalara da yer verilerek açıklanmıştır.
2. Esas Sermaye Kavramı
Esas sermaye; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 332. maddesinde belirtildiği üzere, tamamı anasözleşmede taahhüt edilmiş olan payı ifade etmektedir. Keza, aynı maddede, esas sermayenin alt sınırı 50.000.- TL olarak belirlenmiştir. Diğer taraftan, esas sermaye; şirket anasözleşmesinde yazılı olan tutar şeklinde de tanımlanabilir. Bununla birlikte, kurucular ve pay sahipleri tarafından taahhüt edilen pay tutarlarının henüz tamamının ödenmemiş olması da esas sermaye miktarını etkilememektedir. Zira, esas sermaye miktarının değiştirilmesi ancak şirket ana sözleşmesinin tadili ile mümkündür.
3. Esas Sermayenin Kaybı
Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 376. maddesinde,“Sermayenin Kaybı ve Borca Batık Olma Durumu”düzenlenmiştir. Sermayenin kaybı, anılan maddenin birinci ve ikinci fıkralarında, borca batık olma durumu ise üçüncü fıkrasında tanımlanmıştır. Buna göre; son yıllık bilançoya göre sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının belli oranda (yarısının TTK. m.376/1, üçte ikisinin TTK. m.376/2) zarar sebebiyle karşılıksız kalması veya yitirilmesi sermayenin kaybına işaret etmektedir. Yine, şirket aktiflerinin olası satış fiyatları üzerinden değerlendirilmesi halinde dahi şirket alacaklarının alacaklarını alamamaları, yani şirketin borç ve taahhütlerini karşılayamaması (TTK. m.376/3),durumunda şirketin borca batık olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Şirketin sermaye ve yedek akçeler toplamının yarısının karşılıksız kalması neticesinde, TTK. 376/1. maddesi uyarınca, yönetim kurulu, genel kurulu hemen toplantıya çağırmak ve uygun gördüğü gerekli önlemleri genel kurula sunmak zorundadır.
Anılan maddenin gerekçesinde, bu önlemlerin, “sermaye artırımı, bazı üretim birimlerinin veya bölümlerin kapatılması ya da küçültülmesi, iştiraklerin satışı, pazarlama sisteminin değiştirilmesi vs.” şeklinde olabileceği belirtilmektedir. Yazımızın amacı gereği, esas olarak, TTK. 376/2.maddesine göre esas sermayenin kaybı konusu üzerinde durulacaktır. Bilindiği üzere, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376/2. maddesinde, “Son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhâl toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirket kendiliğinden sona erer.” denilmektedir. Burada öncelikle, şirket sermayesinin üçte ikisinin kaybı/yitirilmesi halinin ne şekilde anlaşılacağı hususunun açıklığa kavuşturulması gerekir. Bu amaçla, aşağıda bilançoda “Özkaynaklar” bölümüne ilişkin bir örneğe yer verilecektir. Tek düzen hesap planına göre, özkaynaklar; işletme sahip veya ortaklarının bilanço tarihinde işletmeye yapmış oldukları sermaye yatırımlarının tutarını gösteren ödenmiş sermaye ile, Sermaye Yedekleri, Kâr Yedekleri, Geçmiş Yıllar Kârları ve Geçmiş Yıllar Zararları ve Dönemin Net Kâr veya Zararını kapsamaktadır. Örneğin, A Anonim Şirketinin 31/12/2012 tarihli bilançosuna göre özkaynak durumu aşağıdaki gibidir:
ÖZ KAYNAKLAR
|
MİKTAR (TL)
|
Sermaye
|
30.000.000,00
|
Sermaye Düzeltilmesi Olumlu Farkları
|
900.000,00
|
Yasal Yedekler
|
75.000,00
|
Olağanüstü Yedekler
|
25.000,00
|
Geçmiş Yıllar Karları
|
2.000.000,00
|
Geçmiş Yıllar Zararları (-)
|
-18.000.000,00
|
Dönem Net Zararı (-)
|
-6.000.000,00
|
Öz Kaynak Toplamı:
|
9.000.000,00
|
Görüldüğü üzere, şirketin 2012 yılı bilançosuna göre sermaye ve yedek akçeler toplamının üçte ikisinden fazlası yitirilmiş durumdadır. Şöyle ki, şirketin esas sermayesi 30.000.000.-TL olduğundan şirketin zararlar nedeniyle öz varlıkları toplamı, sermeyenin üçte birine karşılık gelen 10.000.000.-TL’nin altına inmiştir. Böylelikle, TTK’nın 376/2. maddesinde tanımlanan sermaye ve yedek akçeler toplamının üçte ikisinin karşılıksız kalması durumu oluşmuştur. Bu durumda, şirket yönetim kurulu üyeleri genel kurulu derhal toplantıya çağırmakla ve toplantı gündeminde sermayenin kaybı ile ilgili bir gündem maddesine yer vererek genel kurulda görüşülmesini sağlamakla yükümlüdür(TTK. m.376/2).Kanun koyucu, TTK. 376/2. maddesinde, genel kurulun alacağı kararlar konusunda belirleyici davranmıştır. Bu kapsamda, son yıllık bilânçodan, zararlar sebebiyle sermaye ile kanunî yedek akçeler toplamının üçte ikisinin karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, yönetim kurulunun çağrısı üzerine toplanan genel kurul, ya sermayenin üçte biri ile iktifaya, yani sermayenin azaltılıp zararın bünye dışına atılmasına ya da esas sermayenin azalan oranda tamamlanmasına karar vermek durumundadır. Aksi takdirde şirketin sona ermiş sayılacağı kanunun amir hükmüdür. Şirket genel kurulunun sermayenin üçte biri ile yetinmeye karar vermesi halinde, bilanço açığını kapatmak amacıyla esas sermayenin azaltılması yani basit sermaye indirimi işlemi uygulanacaktır.
4. Bilanço Açığını Kapatmak Amacıyla Esas Sermayenin Azaltılması İşlemi
Esas sermayenin azaltılmasına yönelik usul ve esaslar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 473,474 ve 475. maddelerinde açıklanmıştır. Anonim şirketlerde sermaye azaltılmasında, şirket yönetim kurulunca söz konusu maddelerde yer alan prosedürlerin eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan, sermaye azaltılması bilanço açığını kapatmayı amaçlıyorsa, bu maddelerde yer alan -alacaklıların haklarının korunmasına yönelik- bazı hükümlerin uygulanması şart değildir. Zira, TTK. 474/2. maddesinde; “…sermaye,zararlar sonucunda bilançoda oluşan bir açığı kapatmak amacıyla ve bu açıklar oranında azaltılacak olursa, yönetim kurulunca alacaklıları çağırmaktan ve bunların haklarının ödenmesinden veya teminat altına alınmasından vazgeçilebilir.” hükmüne yer verilmektedir.
Bilanço açığını kapatmak amacıyla yapılan esas sermayenin azaltılması işlemi, sermayenin pay sahiplerine kısmen iadesi sonucunu doğuran normal sermaye azaltılması usulüne göre şirketin mal varlığında bir azalmaya yol açmamaktadır. Esas olarak, bu işlemde şirketin sermayesi şirketin gerçek mali durumuna uygun hale getirilmektedir. Bu kapsamda, esas sermayenin bir bölümü bilanço açığını kapatmak amacıyla kullanılmakta, zararlar nedeniyle oluşan bilanço açığı ortadan kaldırılmakta, böylelikle şirket sermaye ve mali yapısı daha sağlıklı bir yapıya kavuşturulmaktadır. Yukarıda, sermaye kaybı ile ilgili verilen bilanço örneğinden hareketle, bilanço açığını kapatmaya yönelik bir sermaye azaltılması işlemi sonucunda ortaya çıkan özkaynak yapısına aşağıda yer verilmiştir:
ÖZ KAYNAKLAR
|
MİKTAR (TL)
|
Sermaye
|
12.000.000,00
|
Sermaye Düzeltilmesi Olumlu Farkları
|
900.000,00
|
Yasal Yedekler
|
75.000,00
|
Olağanüstü Yedekler
|
25.000,00
|
Geçmiş Yıllar Karları
|
2.000.000,00
|
Geçmiş Yıllar Zararları (-)
|
0,00
|
Dönem Net Zararı (-)
|
-6.000.000,00
|
Öz Kaynak Toplamı:
|
9.000.000,00
|
Daha önceki örneğimizde A Anonim Şirketinin esas sermayesi 30.000.000.-TL, geçmiş yıl zararları 18.000.000.-TL ve özkaynak toplamı 9.000.000.-TL olarak gösterilmişti. Bu örneğimizde,18.000.000.-TL’lik geçmiş yıl zararlarının tamamı sermayenin azaltılması yoluyla kapatılması sonucunda esas sermaye (30.000.000-18.000.000=) 12.000.000.-TL olarak gerçekleşmiştir. Keza, öz kaynak toplamı 9.000.000.-TL olmakta ve 12.000.000.-TL’lik esas sermayenin dörtte üçü şirketin öz varlıklarında mevcut bulunmaktadır. Böylelikle, bu sermaye yapısı önceki duruma göre daha sağlıklı bir duruma işaret etmektedir. Bu şekilde bir sonuca yol açan basit sermaye azaltılması işlemini gerçekleştirmek için daha öncede belirtildiği gibi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 473, 474 ve 475. maddelerinde yer alan prosedürlerin yerine getirilmesi gerekmektedir. Söz konusu madde hükümlerinden hareketle yapılacak işlemlere aşağıda yer verilmiştir.
Öncelikle, yönetim kurulunca bilanço açığını kapatmak amacıyla sermaye azaltılması yapılmasına ve anasözleşmede esas sermaye miktarının tadiline yönelik bir yönetim kurulu kararı alınması gerekmektedir. Sonrasında, TTK. 473/2. maddesi uyarınca, esas sermayenin azaltılmasına rağmen şirket alacaklarının haklarını tamamen karşılayacak miktarda aktiflerin mevcut olduğunun tespit edilmesi şarttır. Aksi halde genel kurul tarafından sermayenin azaltılması kararı alınamayacaktır. Söz konusu tespit, esas sermayenin bir kısmının bilanço açığının kapatılması için kullanılması sonucunda şirket alacaklarının haklarını tamamen karşılayacak miktarda aktiflerin mevcut olduğu hususuna yöneliktir. Ancak, kanunda bu tespitin kim tarafından yapılacağı belirsizdir. Keza, 6762 sayılı (Eski) Türk Ticaret Kanunu’nun 396/1. maddesinde mahkemece tayin edilen üç kişilik bilirkişi heyeti tarafından yapılacağı öngörülmüştü. Yine, 6102 sayılı (Yeni)Türk Ticaret Kanunu’nun kabul edilen ilk halinde (TTK. m. 473/2.) bu görev işlem denetçisine verilmişti. Ancak, Yeni Türk Ticaret Kanunu yürürlüğe girmeden hemen önce yapılan bir değişiklikle işlem denetçisi madde metninden çıkarılmıştır. Kanaatimize göre, alacaklıların şirket alacaklarının haklarını tamamen karşılayacak miktarda aktiflerin mevcut olduğuna yönelik tespitin, TÜRMOB bünyesinde kayıtlı (SMMM veya YMM) meslek mensupları marifetiyle yaptırılabileceği düşünülmektedir. Söz konusu kişiler tarafından hazırlanan raporda, sermayenin bir kısmının bilanço açığının kapatılması için kullanılması sonucunda şirket alacaklarının haklarını tamamen karşılayacak miktarda aktiflerin mevcut olduğu belirlenmiş olmalıdır. Aksi durumda sermaye azaltılmasına yönelik anasözleşme değişikliği işlemi şirket yönetim kurulunca genel kurul kararına sunulamayacaktır(TTK. m. 473/2.)Diğer taraftan, TTK. 473/1. maddesinde, “…Genel kurul toplantısına ilişkin çağrı ilanlarında, mektuplarda ve internet sitesi bildiriminde, sermaye azaltılmasına gidilmesinin sebepleri ile azaltmanın amacı ve azaltmanın ne şekilde yapılacağı ayrıntılı bir şekilde ve hesap verme ilkelerine uygun olarak açıklanır. Ayrıca yönetim kurulu bu hususları içeren bir raporu genel kurula sunar, genel kurulca onaylanmış rapor tescil ve ilan edilir” şeklinde açıklamalar yapılmıştır. Buna göre, sermaye azaltılmasının amacı ve yöntemi (payların itibari değerlerinin düşürülmesi veya pay sayısının azaltılması yoluyla) konusunda pay sahipleri yazılı olarak bilgilendirilmelidir. Yine, yönetim kurulunca toplantıya çağrılan genel kurulda, sermaye azaltılmasına ilişkin hususlar görüşülür, sermayenin azaltılmasına, yönetim kurulunca hazırlanan raporun uygunluğuna, sermayenin azaltılmasının ne şekilde yapılacağına(TTK m. 474/3), nihayet sermaye miktarı ile ilgili anasözleşme değişikliğinin kabulüne karar verilir. Bununla birlikte, genel kurulca kabul edilen sermaye azaltılmasına ilişkin rapor ve anasözleşme değişikliği metninin yönetim kurulunca ticaret siciline tescil ve ilan ettirilmesi, sonrasında gerçekleştirilen sermaye azaltılması işlemine ilişkin olarak şirket muhasebe kayıtlarında gerekli değişikliklerin yapılması gerekmektedir.
5. Sonuç
Bu yazıda, anonim şirketlerin 6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 376/2. maddesine göre esas sermayelerinin üçte iki oranında kaybı halinde, yapılacak işlemlerden birisi olan bilanço açığını kapatmak amacıyla esas sermayenin azaltılması yani “basit sermaye indirimi işlemi” konusu tartışılmıştır. Netice olarak, anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin şirketin sermaye ve mali yapısını, Türk Ticaret Kanunu hükümlerini de gözeterek değerlendirmeleri elzemdir. Yazımızda ayrıntılı şekilde belirtildiği üzere, sermayenin büyük oranda kaybı durumunda ve gerekli işlemler yapılmadığı takdirde şirket açısından ağır hukuki sonuçlarla karşılaşılabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.
Ahmet UYANIK
Gümrük ve Ticaret Baş Müfettiş
Bu yazı Gümrük ve Ticaret Müfettişleri Mesleki Dayanışma Derneğinin yayın organı olan TEMA-TİC Ticaret Hukuk Dergisinin 1 nolu sayısında yayınlanmıştır.